TASAVVUF EDEBİYATININ NAZIM TÜRLERİ 

 

Tekke şiirinde görülen ve dinsel içerikli konuları işleyen ilahi, nefes, deme, şathiye ... gibi ürünler nazım biçimi değil, birer nazım türüdür. Çünkü bunlar da koşma tipi nazım biçimiyle ve hece ölçüsünün genellikle 7, 8 ve 11'li kalıplarıyla söylenir. Söz konusu türlerde dörtlük sayısı genellikle 3 - 7 dir. İlahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir.

 

 İlahi

 

  • Herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Allah'ı öven şiirlere denir.
  • Daima özel bir ezgi ile söylenir.
  • Divan şiirindeki tevhit ve münacaatın Halk Edebiyatındaki karşılığıdır.
  • En ünlü şairi Yunus Emre'dir.                        
  • Değişik tarikatlara göre "deme, nefes, ayin" gibi adlar alır.
  • Şekil olarak koşma biçimindedir. Yani dörtlüklerden oluşur.
  • Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer.
  • Genelde 7'li hece ölçüsü kullanılır.   Bazı ilahilerde aruz vezni kullanılmıştır. Aruz vezninin kullanıldığı ilahiler gazel şeklindedir.

 

İlahi Örneği:

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
                 Yunus Emre

 Nefes

 

  • Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir.
  • Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammet ve Hz. Ali için övgüler de söylenir.
  • Nefeslerde kalenderane ve alaycı bir üslûp göze çarpar.
  • Edebiyatımızda Pir Sultan Abdal nefesleriyle ünlüdür.

 

Nefes Örneği:

Şu görünen yayla ne güzel yayla
Bir dem süremedim giderim böyle
Pîrim ben gidiyom sen himmet eyle
Bu yıl bu yayladan Şâh'a gidelim

Eğer ekilir de bostan olursam
Şu halkın diline destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Bu yıl bu yayladan Şâh'a gidelim

Bir bölük turnaya sökün dediler
Yürekteki derdi dökün dediler
Yayladan öteki yakın dediler
Bu yıl bu yayladan Şâh'a gidelim
                             Pir Sultan Abdal

 

 Deme

 

  • Alevi-Bektaşi tarikatından tasavvuf şiirlerinin tarikatlarını ve hareketleriyle ilgili temaları işleyen, sorunlarını konu edinen şiirlerine "deme" adı verilir.
  • Genellikle 8'li hece ölçüsüyle yazılan demeler saz eşliğinde kendine özgü bir makamla söylenir.

 

Deme Örneği:

Gel benim san tanburam
Sen ne için inilersin?
İçim oyuk, derdim büyük
Ben anınçün inilerim

Koluma taktılar perde
Uğrattılar bin bir derde
Kim konar kim göçer burda
Ben anınçün inilerim

Gel benim sarı tanburam
Dizler üstüne yatıram
Yine kırıldı hatıram
Ben anınçün inilerim

San tanburadır adım
Göklere ağar feryadım
Pir Sultan’ımdır üstadım
Ben anınçün inilerim
                   Pir Sultan Abdal

 

 Nutuk 

 
  • Tekke Edebiyatı'nda Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren müridleri bilgilendirmek tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek amacıyla söylenen didaktik şiirlerdir.

 

Nutuk Örneği:

Evvel tevhid sürer mürşid dilinden
Erişir canına fazlı Huda'nın
Kurtulursun emarenin elinden
Erişir canına fazl-ı Huda'nın

İkincide verir lafzatu'llâhı
Anda keşf ederler sıfatu'llâhı
 Hasenat yeter der eder günahı
Erişir canına fazl-ı Huda'nın

Üçüncüde yâ Hû ismini oku
Garib bülbül gibi durmayıp şakı
Kendi vücudunda bulagör
Hak'ı Erişir canına fazl-ı Huda'nın

 

 Devriye 

 

  • Evrendeki canlı cansız her şey Allah'tan gelmiştir, yine Allah'a dönecektir. Bu felsefeyi yansıtan şiirlere Tekke edebiyatında devriye denilmiştir.

 

Devriye Örneği:

Ak süt iken kızıl kana karışıp
Emr-i Hak'la coşup cevlana geldim
Mâ-i carî ile akıp yarışıp
Katre-i na-çizden ummana geldim

Dokuz ay on gün batn-ı maderde
Kudretten gözüme çekildi perde
Vaktim tamam olup ahiri yerde
Çıkıp ten donundan cihana geldim

Hakikat meyinden nûş edip kanıp
Can gözlerim o gafletten uyanıp
Kudretten her türlü renge boyanıp
Bu âlem-i nakş u elvana geldim

Bir zerreyim âfitâbımdan durum
Aşk ile mesrurum kalbi pür-nûrum
Ta ezelden zevk-ı seyre mecburum
Seyr ü sülük edip seyrana geldim
                                            Hüsni

 

 Şathiye 

 

  • Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir.
  • Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar, inançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir. Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır.
  • Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde rastlanır.
  • Medrese hocalarına göre bu şathiyeler küfür sayılır.
  • Bu türün en tanınmış şairi Kaygusuz Abdal'dır.

 

Şathiyye Örneği:

Yeri göğü ins ü cinni yarattın
Sen ey mimarbaşı eyvancı mısın
Ayı günü çarhı burcu var ettin
Ey mekân sahibi rahşancı mısın

Denizleri yarattın sen kapaksız
Suları yürüttün elsiz ayaksız
Yerleri temelsiz göğü dayaksız
Durdurursun acep iskâncı mısın

Kullanırsın kanatsızca rüzgârı
Kürekle mi yaptın sen bu dağları
Ne yapıp da öldürürsün sağları
Can verip alırsın sen cancı mısın

Sekiz cennet yaptın sen Âdem için
Adın büyük bağışla onun suçun
Âdemi cennetten çıkardın niçin
Buğday nene lâzım harmancı mısın
                                    Azmî




Bugün 6 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol